Bana paradan söz et sana her olayın sebebini söyleyeyim.
O çok iyi bir insandı. Yahudi cemaatı mensubuydu. Ama, Yahudiler gibi davranmıyordu. Insanlar arasında inanca göre ayırım karşıydı. Yahudi olmayanlar ilaç veriyor, yardım ediyordu.
Yahudi geleneklerini de çiğniyordu. Bin beş yüz yıldan beri Yahudiler sünnet oluyordu. O insanın bir damla kanının dahi akıtılmasına karşıydı.
Yahudiler Mısır sürgününden beri ellerini yıkamadan sofraya oturmuyordu. O insanlara zorla bir şey yaptırılmasını istemiyordu.
Yahudiler cenneti (içinde bal ve süt akan memleketi) bu dünyada arıyordu. O cennetin başka bir dünyada (ahirette) olduğunu söylüyordu.
Yahudiler onu gelmesi beklenen Mehdi sandılar. Ona önderlik teklif ettiler. O benim Krallığım başka alemde (ahrette) diyordu. Onun adı İsa Mesih idi.
Hz. İsa bir gün Süleyman Mabedini ziyarete gitti. Yahudilerin para ile Mabede girdiklerini gördü. Mabede "para ile girilmesine" karşı çıktı. "Allahın evine para ile girilemez" diye vaaz verdi. Yahudiler bu habere çok sevindiler ve Mabede para ile girmekten vaz geçtiler
O dönemde Kudüs Roma Vilayeti idi. Valinin en önemli gelir kaynağı Süleyman Mabedinden geliyordu. Vali, gelirin azalma sebebini çabuk öğrendi. İsa'yı huzura çağırdı. Yargıladı. Suçlu olmadığını anladı. Zira Roma Hukukuna göre "insanların inanma özgürlüğü" vardı. Farklı inançtan dolayı Roma ceza veremezdi. Ancak, para meselesi mühim idi.
Vali kararında paradan hiç söz etmiyor. "Bozgunculuktan" Hz. İsa'yı idama mahkum ediyor. Masum insanı "gelir azalmasına sebep oldu" diye çarmıha geriyor.