Eğitimin toplum geneline yayılması sanayi devrimi ile başladı. İşçinin yazıları okuyarak makineye zarar vermesini önlemek amacıyla eğitim halka yansıdı.
Sanayi devriminden önce eğitim din adamlarının tekelindeydi. Aristokratlar ve askerler devleti yönetecek kadar eğitim alıyordu. Genel halk kitleleri cehalet içerisindeydi.
Halkın cahil olması yöneticilerin ve din adamlarının işini kolaylaştırıyordu.
Dini eğitim ile çağdaş eğitimin kırılma noktası 1789 Fransız Devrimidir. Katoloik Papazlar halkın okur yazar olmasını istemiyor, dini kullanarak elde ettiği siyasal ve ekonomik gücü bırakmıyordu.
Fransız devrimi din adamlarına ve onların kurdukları sisteme karşı yapıldı. Giyotine gidenleri yüzde 90'ı papazlar idi.
Fransız devrimi Avrupa'da çağdaş eğitimin temellerini attı. Çağdaş "Lise Eğitim Sitemine" geçildi.
Biz Cumhuriyet ile birlikte Fransız Sistemini uyguladık.
Başarılı olduk mu? Hayır.
Etrafınıza bakınız. Tarikatlar, din adı altında topluma Arap kültürü aşılamaya çalışıyor. Cübbeli tarikat lideri "iyi ki okumadım" diyor. Okumanın gereksiz olduğunu söylüyor.
Siyasi otorite ''dindar nesil" yetiştirmek amacını saklamıyor. Zira din kullanılarak iktidar olmak kolay. İktidarda kalmak kolay. Cahil halkı idare etmek kolay. Nitekim cahil halkın kolay idare edileceğini söyleyen ve çağdaş eğitimden şikayet eden profesör rektör atanıyor.
Ülkenin bu kadar çok imama ihtiyacı olmadığı halde İmam Hatip Liseleri çoğalıyor. Amacın "okur-yazar ve fakat cahil nesiller" yetiştirmek olduğu saklanmıyor.
Çağdaş öğretmenin işi giderek zorlaşıyor. Bu zor işinizde sizlere başarılar diliyor, öğretmenler gününüzü kutluyorum.