Din ile siyaset, her dönemde başarı getirmiştir. Zira din, siyasal toplumu bir arada tutan en önemli sosyolojik bağları oluşturuyor. Bu bağlar, dine bağlı mezhep ve tarikatlara göre şekilleniyor.
-M.Ö. yıllarda, Mısır Frevunlarının en önemli korkusu, Rahipler idi. Frevun, Baş Rahip olarak en yakın adamını tayin ediyordu. Rahiplerin desteğini alamayan Frevunlar siyasi iktidarı kullanamıyor, iktidarını sürdüremiyordu.
- M.Ö. yıllarda, Orta Doğu Devletlerindeki siyasal otorite "inanca" dayanıyordu. Babil Kralı Hammurabi aynı zamanda Başrahip idi. Hammurabi tapınağa giriyor, Tanrı ile görüşüyor ve TANRI DEDİKİ söylemi ile "kanunlarını" yayınlıyordu. Aradan geçen 4000 yıla rağmen "Tanrı Dediki" söylemi siyasal gücün kaynağı olmaya devam ediyor.
- Milattan sonraki yıllarda, Roma İmparatorluğu "dini siyasete alet etme" ihtiyacı duymuştur. 325 yılında, İznik Konsülü toplanmış ve bu günkü anlamda "Hrıstiyanlık Prensiplerini" saptamıştır. Ahiret işleri Kiliseye bırakılmış. İmparator "Tanrının Teğmeni" sıfatıyla dünya işlerini yürütmüştür.
- Arap dünyasında, Halifelik siyasal gücün kaynağına dönüştü. Halife olabilmek için, Emevi Hanedanı Hz. Peygamberin soyunu katlederek tüketti. Buna rağmen Halifenin, dinden kaynaklanan manevi gücü devam etti. Selçuklular Arap ülkelerini feth etmelerine rağmen, Abbasi Halifelerinin koruyucusu oldular.
-Osmanlı Sultanı Yavuz Sutan Selim 1516 yılında, kılıç zoru ile Halifeliği Osmanlı soyuna aktardı. Osmanlı soyundan gelen Halifeler, İslam Alemini idare etmekte önemli "sosyolojik güç" kazandılar. Ancak, kılıç zoru ile elde edilen Halifelik, kılıç gücünün azalmasına bağlı olarak önemini kaybetti. Birinci Dünya savaşı sırasında, Halife'nin "cihat çağrılarına" Araplar uymadı. Aksine Araplar, Halifesine "isyan" etti.
- 1789 Fransız ihtilali ile başlayan Laik Devlet düzeni, Avrupa'da kabul gördü. Dinin siyasal alanda kullanımı sınırlandı. Ancak yok edilemedi.
- Türkiye 1924 yılında Halifeliği kaldırdı. Ancak, Halifeliğin kaldırıldığı günün gecesi "Diyanet İşleri Başkanlığını" kurdu. Diyanet "Sünni İnanç Sistemine göre "Fetva Vermeye" devam ediyor. Birleştirici olmaktan çok toplumu ayrıştırıyor.
-Türkiye'de, mezhep anlayışına göre dini siyasete alet eden siyasi partiler başarı kazanıyor ve fakat "toplumsal ahengi" bozuyor.
Modern dünyada, siyasal ahenk "laik devlet düzeni" ile sağlanıyor.