İnanç Sistemlerinin (dinin), insanlık tarihi kadar eski olduğunu biliyoruz. Bireyin dinsiz olması mümkün. Fakat toplum dinsiz olamıyor. Toplu yaşamın olduğu her yerde, din karşımıza çıkıyor.
Toplumu ilgilendiriyor olması nedenyle Din, sosyolojinin konusuna giriyor. Din sosyolojisi, özel olarak dine bağlı toplumsal davranışları inceliyor.
Siyasal toplumu bir arada tutmanın iki yolu var. Birincisi KORKU, ikincisi İKNA dır.
Din kullanılarak, insanlar hem korkutuluyor, hem ikna ediliyor. Insanların beyinlerine, Cehennem Korkusu ve Cennet mükafatı adeta kazınıyor.
Cehennem korkusu ve cennet mükafatının arkasında, farkına vardırılmadan "Siyasal Toplumu bir arada tutucu kurallar" oluşturuluyor. Tarihe bakıldığı zaman, siyasal sistemin yapısı daha iyi anlaşılıyor.
-Antik Mısırda Frevunlar Tanrının yer yüzündeki temsilcisi sayılıyordu. Frevunun kararları tartışılmıyordu.
-Antik Yunan Sitelerinin koruyucu Tanrıları vardı. Site vatandaşları ona ülkü birliği ile bağlıydı. Yunanlıya göre "Her er kişinin bir Tanrısı olmalıydı"
-Roma'da Krallar, Tanrının oğlu kabul ediliyodu. Bu kabul Hrıstiyanlığa geçmiş ve Hz. İsa Tanrının oğlu sayılmıştır.
-Bizans'da Imparator, Tanrının Teğmeni olarak kabul edilmiştir.
-Türkler "Yedi kat gök yüzünde oturan ve şekli tarif edilemez, benzetilemez Gök Tanrı'ya" inanıyordu.
Çok sonra gelişen Arap medeniyetinde, İslamiyet "Kişiye ve nesneye tapınmayı" kaldırdı. Türklerin Gök Tanrısı gibi, tarif edilemez her şeye kadir güce" Allah" diyerek tapınmaya başladılar.
İslamiyet, siyasal toplumu bir arada tutmada, güçlü sosyolojik kuvvet olmuştur. Emevi Döneminde, İslamiyet "devlet dinine" dönüştürüldü. Daha sonra gelen Abbasiler, Selçuklular, Osmanlılar "devlet dini" anlayışını devam ettirdiler. Bu güne gelindi.
Aynı inanç sisteminin üyesi olanlar bir arada kalıyor. Olmayanlar ötekileştiriliyor. Dışarıya karşı birlik, pozitif olmasına karşın, siyasal toplum içerisindeki ötekileştirme siyasal birliğin bozulmasına neden oluyor.
Siyasal birliğin korunması ve ötekileştirmeyi azaltmak ve nötralize etmek amacıyla yeni bir sosyolojik değer bulundu. Adına "demokrasi" deniliyor.
İleri sanayi toplumlarında, insanları ikna etmek amacıyla, din yerine "demokratik sistem" tercih ediliyor.