Bir ay önce 3,40 seviyelerine inen dolar, bu günlerde 3.88 lerde seyrediyor.
Neden?
Hiç kimse başka yede neden aramasın. Ekonomik ve siyasi otorite "faiz sendromunu" yenmelidir. Dolar 3.50 bandına oturduğu zaman, Başta Ekonomi Bakanı olmak üzere herkes faizlerin yüksek olduğundan şikayet etti.
Her zaman olduğu gibi "faiz lobisi" diye hayali bir düşman yarattılar. Bankalara "aba altından sopa" gösterdiler. Faizlerin düşürülmesini istediler. Bankaların elinde sihirli değnek yok ki. Faizleri ödünç verilebilir fon (mevduat) arzı ile fon talebi (krediler) tayin ediyor.
Bankalar ellerindeki mevduatın tamamını piyasaya kredi olarak vermişler. Yeni fon girişi olmadığı için, fon talebindeki artış faizleri yükseltiyor.
Merkez Bankası ne yapacağını bilemiyor. Yıl başından beri "repo ihalesi" açmıyor. Piyasayı, en yüksek seviye olan GLP (geç likidite penceresi) faizi ile fonluyor.
GLP faizi, yüzde 12,25 olarak uygulanıyor. Bu faiz oranına piyasa bağışıklık kazandı. Çok daha önceleri yüzde 14 lere çekilmeliydi. Bu hatanın ceremsi çekiliyor. Zira piyasa faizleri yüzde 18 lere ulaştı.
Piyasa faizi ile, Merkez Bankasının uyguladığı faiz arasındaki fark açıldığı zaman, yaratılan likidite dövize dönüyor. Talep artışı kurları yukarı çekiyor.
Iki gün önce Merkez Bankası 1,4 milyar dolar döviz likiditesinde artış yaptı. Amaç döviz arzını artırarak kurları düşürmek idi. Ekonomide böyle tedbire "aspirin tedavisi" diyoruz. Kısa sürede ağrıyı sindiriyor. Nitekim kurlar önce 3.85 lere düştü. Döviz Likiditesi bitti. Kurlar yükselmeye devam ediyor.
Çare bellidir. GLP faiz oranını, hemen bu gün yüzde 14 lere çıkarmak gerekiyor. Aksi taktirde kurlar yükselmeye devam edecek ve daha yüksek faiz uygulanmak zarureti doğacaktır.
Ekonomi bilgi ve tecrübe ister. Bilgi ve tecrübe yetersizliği topluma pahalıya mal oluyor.