Son günlerde İslamı kesim zor günler yaşıyor. Bilhassa Kur'andaki "kadın üzerine yazılı hükümler" hakkında ileri sürülen söylem, toplumda travma yaratıyor.
Bunu üzerine Sn. Cumhurbaşkanı "14-15 asır önceki hükümleri bu güne uygulayamazsınız" diyor. Bu söylemi duyan İslami kesim ne yapacağını bilemiyor.
Aslında Sn. Cumhurbaşkanı doğru söylüyor. Tarım üretim aşamasında , toplumu düzenleyen kurallar ile sanayi üretim aşamasına geçmiş bir toplumu düzenlemek ve yönetmek imkansız.
Kadın açısından olayı inceleyelim. Önce Tarım toplumunun sosyo-ekonomik koşullarını sıralayalım. Sonra sanayi toplumuna geçelim.
Tarım Toplumunun sosyo-ekonomik özellikleri;
-Tarım toplumundaki ekonomik gelişme doğum ile mümkün. Geniş topraklarda nüfus ne kadar çok artar ise ekonomi o kadar çok büyüyor. Bu nedenle kadın "doğum metaı" olarak kullanılmak zorunda ve ikinci sınıf insan sayılıyor.
-Tarım toplumu sürekli savaşıyor. Savaşan toplumlarda erkek nüfus azalıyor. Artan kadın sayısı beraberinde çok kadın ile evliliğe mecburiyet getiriyor.
-Tarım toplumunda esirlik üretim için gerekli. Esir erkek, kadın ve çocukların alınıp satılması olağan ticari bir işlem. Konu kadın olduğuna göre, kadın esir (cariye) düzeni hakkında kurallar gerekiyor.
-Kadın evlenip başka aileye geçiyor. Geride kalan ailedeki erkek, baba servetinin birikimine katkı sağlıyor. Evlenip ayrıldıktan sonra kadın baba ocağındaki servete katkıda bulunmuyor. Miras açısından bu durumun, kadına daha az pay verilerek çözülmesi gerekiyor.
-Tarım toplumunda kadınlar çok cahil. Yanlışı, doğrudan ayıramıyor. Mahkemede doğru söz söylemesinden şüphe ediliyor. Başka bir kadının ifadesi ile söylediklerinin teyit edilmesi gerekiyor.
Tüm bu sorunları Kur'anda ayetler ile çözmüş. Mesele, sanayi toplumuna geçen ülkelerde başlıyor. Çünkü sanayi toplumunda sosyo-ekonomik yapı değişiyor.
Sanayi Toplumunun sosyo-ekonomik yapısı.
-Sanayi toplumunda ekonomik büyüme "sermaye birikimine" bağımlı hale geliyor. Nüfus artışına bağlı ekonomik büyüme dönemi kapanıyor. Kadının "doğum metası" olarak değerlendirilmesi sonlanıyor.
-Sanayi toplumunda "kölelik" sona eriyor. Zira, makinelere zarar verilmemesi için, kölelerin özgür kalması gerekiyor. Kölelik müessese olarak sona erdiği için kadın köle (cariye) konusunda hükme gerek kalmıyor.
-Sanayi toplumunda aile yapısı değişiyor. Ünite aile dediğimiz karı-koca-çocuk şekline dönüşüyor. Erkek ya da kadın olsun evlenen aileden uzaklaşıyor. Kendi servetlerini kendileri kazanıyor. Baba servetine katkıları kayboluyor. Mirasın eşit bölünmesi, hakkaniyete daha uygun oluyor.
-Sanayi toplumunda bireylerin üretime katılması ergenlik ile mumkün oluyor. Zira sanayi üretimi çalışanına sorumluluk yüklüyor. Ergenlik dönemine kadar geçen zamanda üretim dışı kalan çocuklar aileye yük oluyor. Nüfus artışı azalıyor. Kadınların üretime katılması gerekiyor. Sanayinin emek talebindeki artış kadına iş veriyor. Çalışan kadın ekonomik özgürlük kazanıyor. Kocaya bağımlılığı kayboluyor. Erkek egemen toplum sonlanıyor.
-Sanayi toplumunda başarılı olmanın yolu eğitimden geçiyor. Eğitimli kadın, üretimin her aşamasında görev alıyor. Erkek-kadın eşitliği, toplumsal değere dönüşüyor.
Değişen ekonomik koşullara, Tarım üretim aşamasına göre düzenlenmiş kurallar yetmiyor. Bazı hallerde, olumsuz sonuçlar yaratıyor.
Sanayileşen Türkiye'de, İslami kurallara göre toplumu yönetmek imkansız. İslami kesimin söylemi, toplum genelinde kabul görmüyor.