Ulu Önder Atatürk'ün bütün amacı, Misak-ı Milli Haritasını gerçekleştirmek idi. Bu Harita Batı Trakya'dan başlıyor, Suriye'nin Kuzeyinden geçiyor, Musul ve Kerkük’ü de kapsayarak, Kuzey Irak’a ulaşıyordu. 
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, Atatürk komutasındaki kurmay heyet toplanmıştı. Geniş kapsamlı bir tartışma yapılıyordu. Tartışmanın konusu “Sykes-Picot” diye tanımlanan Suriye sınırları ve Musul Meselesi idi. 
Atatürk hazır olun emri vermişti. Ancak Kurmay Heyet “Ordu'nun 3 ayda yürüyerek gidebileceğini, gidildiği takdirde Batı sınırlarının korumasız kalacağını” söylüyordu. Eller-kollar bağlamıştı. Statükoyu kabul etmekten başka çare kalmamıştı.
Ulu Önde Atatürk, yaşamının son döneminde Hatay meselesini halletti. Ancak, Suriye ve Irak'ın Kuzeyi ile Batı Trakya sorunlarını çözmek bize miras olarak kaldı.
1990 yılında yapılan Birinci Körfez Harekâtı sırasında, Rahmetli Cumhurbaşkanı Özal Kuzey Irak meselesini çözmek için çok uğraştı. Askerler, 1972 yılında Birleşmiş Milletler’deki “sınırların değiştirilemeyeceğine” ilişkin anlaşmayı imzaladığımızı söylüyor, toprak kazanımının “uluslararası hukuka göre kabul görmeyeceğini” iddia ediyordu. Rahmetli Özal “bürokrat ve askerleri” ikna edemedi.
Doğal ülke sınırları olarak tanımlanan “Sosyolojik Sınırlar” coğrafi olarak çizilemiyor. Misakı Milli, Türkiye'nin “Sosyolojik Sınırlarını” içeriyor. Fransız ve İngilizlerin çizdiği “Sykes-Picot” diye tanımlanan Suriye sınırı ise suni ve coğrafi nitelik taşıyor. Aradan geçen 100 yıla rağmen, bu sınırlar içerisinde yaşayan halklar huzur ve barış içerisinde yaşayamıyor.
Emperyalist ülkeler, kendi çıkarlarını korumak için suni olarak çizdikleri sınırlar içerisinde halkları karşı karşıya getiriyor. Kan döküyor. İnsanlık suçu işliyor. Toplumsal huzur sağlanamıyor. Çözüm üretmek için, Sosyolojik (Doğal) Sınırlara dönmekten başka çare kalmıyor.
Sosyolojik sınırlar ise Ulu Önder Atatürk tarafından "Misak-ı Milli" olarak çizilmiş idi. Bize düşen görev “Misak-ı Milliyi” gerçekleştirmektir. Misak-ı Milli gerçekleştiği zaman, Orta Doğu'ya barış gelecektir. 
Yöre halkı huzur ve barış arıyor. Türk Milleti, bu amaçla ilk adımı atanları kutluyor. Devamını bekliyor.