Siyasetin gücü, halkın iradesinden kaynaklanıyor. Halk birilerine siyasal iradeyi temsilen, örtülü ya da açık vekalet veriyor siyasi güç ortaya çıkıyor.
Halk iradesini temsilen seçilmiş Krallar yenidir. Daha önceleri siyasi güç, miras ile babadan oğula geçiyordu. Başka türlü siyasi meşruiyet kazanılamıyordu.
Antik dönemde siyasal gücün gerisinde ilahi bir kuvvet aranmıştır. Orta Doğunun Baş Rahip Kralları, Mısır'ın Frevunları ve Yahudilerin Peygamberleri güçlerini Tanrıdan almışlardır. Roma Katolik Kilisesi gücünü Tanrıdan alıyor.
Siyasal güç ortaya çıktığı zaman en büyük sorunu Para dır. Güvenliği sağlamak, asker beslemek, silah üretmek, bürokratik hizmete vermek, ekonomiyi geliştirmek amacıyla paraya ihtiyaç vardır. Vergiler ile bu hizmetleri karşılamak mümkün olamıyor. Farkı para ile ödemek gerekiyor.
Paranın gücü "temsil ettiği satın alma gücünden" geliyor. Parayı kontrol ve muhafaze etmek zordur. Parayı muhafaza ve kontrol edenler güç kazanır.
Tarih, parasal güç sahipleri ile siyasal güç sahiplerinin mücadelesi ile bu güne gelmiş ve devam ediyor.
Roma Katolik Kilisesi "dünyanın en zengin kurumu" dur. Para kazanmak ve parayı muhafaza etmek Kilisenin ideası olmuştur. Para gücü ile siyasi gücü birleştirdiği için yıkılmadı ve yaşamaya devam ediyor.
İmparatorluklar önce parasal güçlerini kaybettiler. Para gücünü kaybeden siyasi otoriteler tarih sahnesinden ayrıldılar. Osmanlı Imparatorluğu, Ingiliz Imparatorluğu, Napolyon Imparatorluğu, Prusya Imparatorluğu önce parasal gücünü kaybetti.
Para gücünü, siyasi güce dönüştüremeyen para sahipleri de yok oldu. Tipik örneği Tapınak Şovalyeleridir. Tapınak Şovalyeleri Haçlı Seferleri sırasında ortaya çıktı. Bunlar papaz askerlerdi. Haçlılar Kudüsü işgal edince, Papaz askerlere Süleyman Mabedini koruma gorevi verildi. Tapınak Şövalyeleri adı oradan geliyor. 1119 tarihinde kurumsal yapı kazandılar.
Tapınak Şovalyeleri, Süleyman Mabedindeki zenginliğe el koydukları iddia ediliyor. Tapınakçılar "bankacılığın ilkel formu olan havale ve kredi işlemleri" sayesinde zengin oldular. O dönemlerde altın para taşımak zor idi. Parasını Paris'te şubeye yatıran kişiye şifreli gizli bir belge veriliyor. Kişi bu belge ile İstanbul ya da Kudüs'teki şubeden parasını çekebiliyordu. Komisyonlar yüksekti. Tapınakçılar, kazandıkları paraları Krallara ve Aristokratlara faiz karşılığı borç verdiler. Avrupa'nın en zengin kurumuna dönüştüler.
Papa, Tapınakçıların kazancından pay istedi. Tapınakçılar kazançtan pay vermeyince Kilise ile araları açıldı. Haçlı seferleri sırasında Papanın bir numaralı askeri olan Tapınakçılar, para yüzünden Kilise ile düşman oldular.
Para gücü Kralları dahi dize getiriyordu. Krallar, borçtan kurtulmanın en kolay yolunun "alacaklıdan kurtulmak" olduğunu biliyordu.
Fransız Kralı ile Kilise anlaştı. 1312 yılında, Tapınakçıların son Lideri Jacques De Molay'ı Pariste idama mahkum ettiler. Canlı canlı yaktılar. O gün tapınakçılar yer altına inip, saklandılar. Görünmez oldular. Ancak, Kilise ve Siyasi Otorite ile aralarındaki kavga bitmedi.
1879 Fransız İhtilalinin, Kilise ve Krala karşı yapıldığı biliniyor. Giyotin ile kafası kesilenlerin yüzde 90'ı Katolik papazlar idi. Kral ve Kraliçe'nin kafası giyotin ile kesilirken, seyirciler arasında birisi , Tapınakçıların son liderini kastederek "Molay intikamın alındı" diye bağırıyordu.
Siyasal güç ile para gücü arasındaki yarışta parasal güç egemen oldu. Parasal güç sahipleri "doları basıyor" ve dolar sayesinde Amerikan siyasal otoritelerini kukla gibi oynatıyor. Para gücü ile "dolar imparatorluğuna" siyasal güç katıyor.