Son iki yıl içerisinde, Türk Lirasından kaçış başladı. Mevduat döviz olarak tutuluyor. Toplam mevduatın yüzde 48'i, döviz tevdiat hesaplarından oluşuyor.
Vatandaş, değer kaybı nedeniyle, Türk Lirası üzerinden düzenlenmiş varlıklardan uzaklaşıyor. Nakit birikimlerini altın ve döviz olarak tutuyor. Vadeli satışlar, Euro üzerinden yapılıyor. Türk Lirasına talep, borç ve vergi ödemek amacıyla sınırlı kalıyor.
Türkiye'de, Türk Lirası yerine Dolar ve Euro kullanılıyor. Piyasanın, her türlü mal ve hizmeti dolar üzerinden hesap etmesi kaçınılmaz oluyor. Dolarizasyon "para ikamesi olarak" sonuç yaratıyor.
Yabancı parayı kullanmanın maliyeti var. Bu maliyeti ülke olarak hep beraber ödüyoruz.
Cebinizdeki dolar karşılığında mutlaka mal ve hizmet olarak ödeme yapılmıştır. Yapılmadıysa, borç alarak doları cebinize koymuşsunuzdur. Borç aldığınız zaman, cebinizde dolar olmasına rağmen faiz ödemektesiniz.
Alternatif maliyet olarak ortaya çıkan bu bedel, Para ikamesinin maliyetini oluşturuyor.
Bankalarda 220 milyar dolar civarında döviz tevdiat hesabı var. Bankalar ve Merkez Bankası döviz mevduatı karşılığında kasasında en az 22 milyar dolar nakit tutmak zorunda. Bu nakitler kasada tutulma yerine, borç ödemesinde kullanılabilir. Para ikamesi nedeniyle ödenemiyor.
Vatandaşın cebindeki ve yastık altındaki dahil, nakit olarak tutulan dövizler karşılığı, yurt dışına bedel ödeniyor. Döviz mevduatındaki artışa oranlı olarak, ülkeye maliyeti artıyor.
Bu nedenle, bir an önce "para ikamesinden" kurtulmamız gerekiyor. Para ikamesinden kurtulmanın yolu, Türk Lirasını değerli para haline getirmekten geçiyor. Türk Lirasının değerli hale gelmesi ise, mevduata enflasyon üzerinde reel getiri sağlamaktan geçiyor.