Şeker temel gıda maddesi. Toplumun tamamını ilgilendiriyor. Bu günlerde Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi gündeme geldi. Özelleştirme nedeniyle "Türkiye'deki şeker sorunu" aleniyet kazandı.
Meselenin çok boyutlu olduğu kesin. Ancak ekonomik ve toplum sağlığına ilişkin sorunlar kafa karışıklığına sebep oluyor.
Devlete ait şeker fabrikaları zarar ediyor. Özel sektörün 50 Kg.lık torbalarda 128 liraya sattığı şekeri, Devlet fabrikaları 150 liradan aşağı satamıyor. Arada büyük fark var. Farkın maliyeti 2,5 milyar lirayı aşıyor. Şimdilik kota yöntemi ile devlet yaptığı israfı tüketiciye ödetiyor.
Devlet fabrikaları neden yüksek maliyet ile çalışıyor ?
Birinci sorun işçi ile başlıyor. Ortalama dört ay çalışan fabrika, işçiye ve personele 12 ay ödeme yapıyor. Kimi işçilerin fabrika bakımında kullanıldığı söyleniyor. Bu durum bir iki ayı geçmiyor. Sendikalar, çalışmayan işçiye ödeme yapılması haksızlığını göz önünde bulundurmuyor. Devletin malı deniz hesabı.
Ikinci sorun üretim prosesi ile ilgili. Zamanında devlet fabrikaları kurulurken, kuruluş yeri ve kapasite sorunu göz ardı edilmiş. Kervan yolda düzülür hesabı. Bu sorun yarım asırdan fazla sürmüş ve günümüze kadar gelmiş. Devletin hantal yapısı soruna çözüm bulamamış.
-Şeker üretim prosesi 100 günü aşmaması gerekiyor. Zira şeker pancarı 100 günden sonra çürümeye (enfekte olmaya) başlıyor. Devlet fabrikaları, kapasite eksikliği nedeniyle ortalama 150 gün çalıyor. Hasattan100 gün sonra işlenen pancardaki enfeksiyon sorun yaratıyor. Enfeksiyonu önlemek için formalin adındaki kimyasal zehir kullanılıyor. Bu zehir çok tehlikeli. Eser oranda ürüne karışmış olsa felaket. Küspeye karışan formalin ayrı sorun.
-Zamanında işlenmeyen pancar çürüyor. Her yıl devletin şeker fabrikaları, yüzde 7-10 oranında satın aldığı pancarı çürütüyor. Çürüyen pancara yapılan ödemeler maliyete giriyor.
-Devletin şeker fabrikaları geri teknoloji ile çalışıyor. Melasa şeker karışıyor. Yapılan incelemeler sonunda, yılda melasa karışan şeker miktarının 250 bin ton olduğu hesaplandı. Afyon fabrikasında, melastan nasıl şekeri alabiliriz diye proses geliştiriliyor.
Devletin şeker fabrikalarındaki kayıp 2,5 milyar lira ile ölçülüyor. Devlet şeker fabrikalarının tamamını satsa bir yıllık zararı karşılamıyor. Ekonomide kayıp diye bir durum olmaz. Devletin kaybı, birilerinin cebine rant olarak giriyor. Bunların başında sendika ağaları var.
Devlet fabrikalarında, önemli bir sorun gıda güvenliği açısından yaşanıyor. Üretim sirasında kullanılan formalin felaket. Avrupa'da formalin üretimi dahi yasaklandı. Devlet fabrikaları "formalin kullanmadan" üretim yapacak nitelikte değil.
Özel sektör ise "formalin" kullanmıyor. Kapsitesi yüksek ve panacar enfekte olmadan 100 gün içerisinde üretimi tamamlıyor. Kaliteli şeker üretiyor. Özelleştirmenin gerisindeki söylenmeyen sır "formalin"dir. Gıda güvenliği açısından, Devletin şeker işinden mutlaka çıkması gerekiyor.
Özelleştirmeden söz edildiği zaman rantçılar ver yansın ediyor. Gerekçe olarak Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üreten Amerikan şirketini gösteriyor. Amerikan şirketi "şekeri yok edecek, piyasayı ele geçirecek" diye propaganda yapıyor. Haklı tarafları var.
Pancar şekeri sakaroz ihtiva ediyor. Glikoz, pancar şekeri (sakaroz) yerine kullanılamıyor. Sorun izoglukozdan kaynaklanıyor. Glukoz kimyasal bir enzimle birleştirilip yüzde yirmibeş fruktoz ilave edilerek elde edilen izoglukoz, pancar şekeri yerine kullanılabiliyor. Amerikan şirketi Türkiye'de izoglukoz üretiyor. Ticari ismi "Mısır Şurubu" olarak adlandırılıyor.
Mısır şurubu sağlığa zararlı. Dünya ülkeleri mısır şurubunun kullanılmasına kota koyuyor. AB standartlarına göre kota yüzde iki dir. Türkiye halen yüzde 10 kota uyguluyor. Bu oran çok yüksek ve sağlık sorunu yaratıyor. Kanun, yüzde elli nispetinde yasal oranı artırmaya Hükumeti yetkili kılmış. Yani Hükumet ister ise kotayı yüzde 15'e çıkarabilir.
Türkiye, mısır şurubu kullanım kotasını yüzde iki ile sınırlamış olsa, tartışma sonlanacak. Özelleştirmenin önündeki, rantçıların kafa karıştıran gerekçesi de ortadan kalkmış olacak