Günümüzde yaşadığımız medeniyetin kökeni Sümer'e dayanıyor. Sümerliler astronomi, sosyoloji, hukuk ve matematik bilimlerinde çok ileri gitmişler. En ilginci, günümüze kadar gelen ''semavi dinlerde anlatılan'' hikâyelerin kökeni Sümer Tabletlerinde kayıtlı.
Tarihçiler arasında ''Sümerlilerin Turani bir millet olduğu'' kesinlik kazandı. Zira, Sümer metinlerinde 400 den fazla Türkçe kelime mevcut. 400 kelime ile iletişim kurmak mümkün. Bu nedenle, Sümerlilerin kökeni Türklere dayanıyor.
Sümer'in kuruluşunda ve yok oluşunda iki teori var.
-Birincisi göçebe Türkler, hayvanlarını takip ederek Mezepotamyaya inmişler. Verimli topraklara yerleşip, medeniyet kurmuşlar. Daha sonra, şehir devletleri arasındaki savaşı kaybetmişler ve yok olmuşlar. Yani klasik, insanlık medeniyetinin özeti gibi.
-İkincisi Sümer Metinlerinde kayıtlı. Ben şahsen, ikincisinin doğru olduğuna kanaat getirdim. Zira, çıplak göz ile Astronomide bu kadar ileri gitmek mümkün olamaz. Bu gün dahi zor anlaşılan, 60 kat sayıya dayalı Sümer Matematiğini ve Mühendisliğini ''ilkel homo sapiensin'' kurgulaması ve uygulaması olası değildir.
Sümer metinlerine göre, Niburu adındaki bir gezegenden altın çıkarmak üzere dünyaya 50 uzaylı geliyor. Altın gezegenleri için çok önemli. Zira Niburu adlı gezegenin atmosferi bozulmuş. Altını toz haline getirip, uzaya atıyorlar ve atmosferi tamir ediyorlar. Bu günkü teknoloji, böyle bir olasılığı doğruluyor. Zira altın manyetik alandan etkilenmeyen bir metal.
Uzaydan gelen 50 kişi önce sudaki altını çıkarıyor. Sonra topraktakini çıkarmaya başlıyor. Fakat, madenlerde çalışmada zorlanıyorlar. İşçiye ihtiyaç duyuluyor. İşçi ihtiyacını karşılamak üzere, dünyada mevcut ''kolları bacaklarından uzun'' canlıya genetik müdahale yapılıyor. İnsana benzer bir canlı elde ediliyor. Bu canlılar konuşamıyor, hayvanımsılar ama işe yarıyor. Madenlerde iş görüyor.
Aradan 400 bin yıl geçiyor. Genleri ile oynanan canlı, kolları ayaklarından uzun olan atalarına doğru genetik mutasyona başıyor. Tekrar genetik müdahale yapılıyor. Bu günkü insanların atası meydana geliyor.
İnsanlar çoğalmaya başlıyor. İdaresi zorlaşıyor. Dünyayı idare etmekte, uzaydan gelenler aralarında anlaşamıyorlar. İkiye bölünüyorlar. Taraflar, emrindeki insanları silahlandırıyor. Savaş başlıyor. Tarife göre savaşın yapıldığı yer Sina Çölü.
Savaşı kaybeden taraf ''dehşet silahını'' kullanıyor. Anlatılana göre dehşet silahı ''atom bombasına'' benziyor. Dehşet silahı Sina bölgesini çöle dönüştürüyor. Radyasyon, Doğuya Sümer ülkesine doğru yayılıyor.
Radyasyonun Sümer ülkesine geldiğini gören (Tanrı) Enki, gök sandalı denilen aracı ile Sümer ülkesine gidiyor ve ''Kaçmalarını'' emrediyor. Kaçamayanlar radyasyondan yok oluyor. Arkeolojik bulgular savaş ile yıkım olmadığını gösteriyor. Zira her şey yerli yerinde duruyor. Sadece insanlar yok olmuş. Kaçan kurtuluyor.
Kaçanların Orta Asyaya gittiklerinden eminiz. Zira, Milattan Önce 2000 lerde meydana gelen bu olaydan sonra, Orta Asya'da muazzam bir medeniyet meydana geliyor. Uygur Türklerinin yarattığı bu medeniyet Çin tarafından gizleniyor. Zigguratları toprak ile kapatıp üzerine ağaç dikmişler, ancak uzaydan görülüyor.
Demek ki, Orta Asya Türkleri, Sümer’i terkedenlerden oluşuyor.