Toplumların sosyolojik evrimi, üretime bağlı olarak gerçekleşiyor. Üretimin yapısındaki değişme, tüm sistemi değiştiriyor.
Ekonomik açıdan gelişme süreci, Tarım, sanayi ve bilgi toplumu olarak aşamalara ayrılıyor.
Türkiye, sanayi toplumuna dönüşme çabası içerisinde. Fakat, orta gelir tuzağına yakalandı. 10 yıldan beri bu tuzaktan kurtulamıyor.
Orta gelir tuzağı için kriter ABD'deki fert başına gelirin yüzde 20 si ile hesaplanıyor. Yani fert başına hasıla 10.000 dolara ulaşınca orta gelir tuzağı başlıyor.
Türkiye'deki sanayileşme hamlesi emek yoğun endüstri ve montaj sanayi ile sınırlı kaldı. Bilinen teknolojiler ile üretim yapılıyor. Bazı konularda bilinen teknoloji dahi kullanılamıyor.Tank motoru üretemiyoruz. Nükleer santral kuramıyoruz.
Neden?
Birinci ve önemli neden sermaye yetersizliğidir.
Sermayenin gerisinde tasarruf yatıyor. Ürettiğinden daha az tüketerek tasarruf elde ediliyor. Tasarruflar yatırıma gidiyor ve sermaye birikiyor.
Toplum ürettiğinden daha çok tükettiği zaman cari açık veriyor. Cari açık veren ülke tasarruf dar boğazından kurtulamıyor. Türkiye cari açık veriyor. Bu nedenle sermaye birikimi sağlanamıyor.
Türkiye halkı ve devleti tasarrufun önemini anlamış değil. Kaynaklarını tüketim ile çarçur etmeye devam ediyor.
Bunları sıralayalım;
-Üretime katkısı olmayan milyonlarca insan var. Üretmeden tüketen bu insanlar toplumun tasarruf seviyesini azaltıyor. Bunların başında din adamları geliyor.
-Türkiye'de, insanları tüketime yönelten ahlaki değerler egemen. Türk toplumunda gösteriş harcamaları kabul görüyor. İnsanımız tasarrufu olmadığı halde, borçla lüks arabaya biniyor. Seyahata gidiyor.
-Devlet israf içerisinde yüzüyor. On binlerce nakil vasıtası kamu yararı dışında kullanılıyor. İlgisiz yerlere büyük elçi atanıyor. Suriyelilere para harcanıyor. Üretime katkısı olmayan binalar inşa ediliyor. Kaynaklar çar-çur ediliyor.
Ikinci sorun eğitimden kaynaklanıyor. Türkiye eğitimin sanayideki önemini kavramış değil. Lise seviyesinde başlaması gereken teknik eğitime önem verilmiyor. Eğitim sistemi teknolojiyi anlayacak ve yeni teknolojiler üretecek bilgili insan yeştiremiyor.
Üçüncü sorun, Araştırma-Geliştirmeye kaynak ayıramamaktır. Özel sektör sermaye dar boğazı içerisinde.Kaynak ayıramıyor. Devlet ise kıt kaynakları din adamlarına aktarıyor. Diyanet işlerine ayrılan para, Ar-Ge'ye aktarılmış olsa, Türk insanı inovasyonda harikalar yaratabilir.
Sanayi devrimini kaçırdık. Dünya bilgi toplumuna evrimleşiyor.Yukarıdaki üç soruna çözüm bulamadığımız taktirde, gelecek kuşakları zor günler bekliyor.