Müslüman oluncaya kadar, Türkler ile Araplar arasında "ortak kültürel bağlar" hiç olmadı.
934 yılında Karahanlı Devlet Başkanı Satuk Buğra Hanın tercihi ile Türkler Müslüman olmaya başladılar. Türklerde gelenektir, Lider ne derse ona itaat edilir. Bu gelenek günümüzde dahi devam ediyor.
Türkler Müslüman olduktan sonra, dine dayalı gelenek, örf ve adet ortaklığı etkisini sürdürdü. Ancak bu etkileşim, diğer milletler gibi, Türklerin Araplaşmasına neden olmadı.
Nitekim, Mısırlılar Arap olmadıklarını yeni söylemeye başladılar. Suriyeli Asuryanlar arap değiliz diyor. Kuzey Afrika'da yaşayan "beriberiler" Araplığı kabul etmiyor. Buna rağmen Arap kültürünün etkisinden kendilerini kurtaramıyorlar.
Türkler, Muslümanlığı İranlı hocalardan öğrendi. İranlı hocalar, Zerdüştlüğün etkisinde kalmışlardı. Zerdüştlük prensiplerini "Müslümanlık" diye Türklere öğrettiler. Bunların başında Namaz geliyor.
Zerdüştler, İslamiyet dünyaya gelmeden önceki bin yıldan beri bize öğretilen, abdestin aynısını alıyor ve Namazın aynısını kılıyordu. Abdest almada tek fark, Zerdüşt "mutlaka ayağını yıkamak" zorunda. Müslüman "mesh" edebilir.
Kabir azabı ve sırat köprüsu gibi Kuran'da olmayan "inanç biçimi" Zerdüştlükten geliyor.
Türklerin orijinal dini olan Tengrizm den 20 ye yakın gelenek Türk tipi Islamiyete girmiştir. Ata mezarlarına tapınmak. Mezarlara Balbal dikmek. Ölmüş ataların ruhundan yardım dilemek. Ölünün arkasından belli günlerde toplanmak, ruhuna dua etmek, davet vermek gibi. Böyle gelenekler Araplarda yok.
Vahabiler mezarları yok ediyor. Hz. Peygamberin mezarını yok etmek isteyen, şimdiki Suudilerin atalarını Mehmet Ali Paşa yakalayıp İstanbul'a gönderdi. Osmanlı onları yargıladı ve Sultanahmet Meydanında idam etti.
Türkleri Araplaştırma girişimi, Fatih Sultan Mehmet ile başladı. Çandarlı'nın idamından sonra, Saraya Türk alınmadı.Bu gelenek Osmanlı yıkılana kadar devam etti. Devşirmeler ile devlet yönetildi.
1516 yılında Yavuz Sultan Selim "kılıç zoruyla" Halifeliği Osmanlıya kattı. Halifeliğin kıliç zoru ile alınması, Araplar tarafından meşru görülmedi.
Halifeliğe meşruiyet kazandırmak için Yavuz Sultan Selim 2 bin civarında din adamını Mısır'dan İstanbul'a getirdi. Getirilen hocalar "Hilafete meşruiyet kazandırma" amacıyla Türkleri Araplaştırmak için çok gayret sarf ettiler.
Osmanlı 400 yıl süreyle Türkleri Araplaştırmak için var gücüyle çalıştı. Türkleri "etrak'ı bi idrak Türk" diyerek aşağıladı. Arapları "necip millet" diye yüceltti. Ancak, Türkler Araplaşmadı.
Günümüzde, İslamiyet adı altında Araplaştırma gayretleri devam ediyor. Ancak, Araplaştırma gayreti "ters etki" yapıyor.
Türkler orijinal kültürüne her zamankinden daha çok yaklaşıyor.