1980 yılında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 478 nolu bir karar aldı. Bu karara göre "Kudüs İsrail’in Başkenti" olamıyor.
Her zamanki gibi İsrail, Birleşmiş Milletleri takmıyor. Arkasında Amerika var. Amerika, Güvenlik Konseyi daimi üyesi ve BM kararlarını veto etmeye yetkili beş ülkeden birisi.
Dün itibariyle ABD "Kudüs'ün Başkent olmasına" evet dedi. Tel Aviv'deki büyük elçiliğini Kudüs’e taşıyor.
İslam Âlemi karşı duruyor. Karşı durmak "beddua okumaktan" ileri gitmiyor.
Sosyal medyaya bakınız. Büyük puntolar ile Tanrıya yakarış var. Sırt üstü yatmak ve dua ile işleri yürütmek, İslam Âleminin ortak geleneği. Bu geleneğin yaşanmış hikâyesi de var.
Eminönü'nden peynir yüklü bir gemi İzmir’e hareket etmek üzere. Adamın birinin parası yok ama İzmir’e gitmek istiyor. Gemiciden "param yok beni İzmir’e götürürsen sana dua ederim" diye rica ediyor.
Gemici "Peynir gemisi dua ile yürümüyor" diyerek adamı tersliyor.
İslam Alemi "Peynir gemisinin dua ile yürümediğini" öğrenemedi. Sırt üstü yatıp dua etmekten başka bir şey yapamıyor.
Tanrı bu dünyanın işlerine karışmıyor. Dünyada başarılı olmak için çalışmak, üretmek ve ürettiğinden daha az tüketmek gerekiyor.
-Cebinizde ya da bankada dolarınız var. Kâğıttan ibaret doları Yahudi bankerler basıyor.
-Kullandığınız Facebook hesabının sahibi Yahudi.
-Nerede yüksek katma değerli üretim var arkasında mutlaka Yahudi çıkıyor.
Yahudiler bu dünya için çalışıyor ve başarıyor.
İslam Alemi öteki dünya için çalışıyor, bu dünyada kaybediyor. 1,7 milyar İslam Alemi, 15 milyonluk Yahudi ile mücadele edemiyor.
Müslümanlar, dua ile işleri yürütme gayretinden vaz geçmiyor. Fakat, peynir gemisi dua ile yürümüyor.