Siyasi olayları, ekonomik gerçekler tayin eder. Bu kural, sadece ulusal değil, uluslararası politikada dahi geçerlidir.
Dolar imparatorluğu, doları kullanarak egemenliğini sürdürüyor. Egemenliğini sürdürmede, iki önemli aracı var. Birincisi finans ve sermaye piyasaları, ikincisi ise kredi-faiz müessesesidir. Uluslararası parasal güçler, kredi vererek ulusları dize getiriyor. Ya da kur ve faiz hadleri üzerinden istediklerini yaptırıyor.
Gerçekleşen ekonomik koşullara ve söylemlere bakarak, perde arkasında neler olduğunu anlamamız mümkündür.
1. Sermaye piyasasına para girişi var. Nitekim, Borsa İstanbul 100 endeksi, bir haftada yüzde 10 arttı. Demek ki, uluslararası kapital, Türk Sermaye Piyasasındaki güvenlik sorununu çözmüş.
2. Para girişine bağlı olarak kurlar düşüyor. Nitekim, rasyonel beklentiler doların 6 lira olacağına yönelik idi. Fakat, 5.50 den geri döndü ve 5.32 lere kadar düştü.
3. Geçen hafta toplanan, Merkez Bankası ''politika faizini'' yüzde 24 ile sabit tuttu. Uluslararası sermaye, Hükümetin ''düşük faiz sendromunu yendiğine'' ikna olmuş. Zira parasal güçlerin en önemli silahı faiz hadleridir.
4. Daha da önemlisi, yıllardan beri ilk defa Merkez Bankası kar dağıtmaya karar verdi. Dağıtacağı kara mahsuben avans veriyor. Merkez Bankasının yüzde 19,12 oranındaki hisse sahibi açıklanmıyor. Ama genel kanaat, bu hisseler uluslararası para güçlerine ait olduğu yönündedir. Kar dağıtımından en fazla memnun olan onlar.
5. Bankerlerin vurucu gücü Amerika uzaktan sesleniyor. Başkan Trump ''Savaşmayacaksın'' diyor. Yoksa ekonomini bozarım diye tehdit ediyor. Bunun diğer anlamı, ekonomik gelişmeye bak. Savaş senin işin değil demek istiyor.
Elde ettiğimiz bu sonuçlar bize neyi gösteriyor?
Finans piyasasında, Haziran 2018 ayında başlayan sıkıntılar sona ermiş ve Türkiye uluslararası sermaye güçleri ile belli bir inisiyatife varmış görünüyor.
Böyle bir insiyatifin, ekonomiye yararı olacaktır. Zira, ülkemiz Sermaye büyümesi ile ekonomik büyümesini sürdürüyor.
2017 yılında yüzde 7,4 büyüme gerçekleşti. Baz etkisi devam ederken, Haziran 2018 ayında başlayan kapital çıkışı ile ekonomik büyüme yüzde birlere düştü.
Ulaşılan inisiyatif ile başlayan kapital girişinin, devamı sağlanabilir ise, ekonomik büyüme tekrar istenilen düzeye gelebilir. Zira sermaye güçleri için, bölgede istikrarlı ve ekonomik gelişmişlik bakımından güçlü bir ülkeye ihtiyaç duyuluyor.
Şinasi Kara