Her ekonominin, çalışmadan ve üretmeden gelir elde edenlere karşı belli bir toleransı vardır. Bu seviye aşıldığı noktadan sonra, denge enflasyon ile kuruluyor.
Rakamlar belirlenmiştir. 4 kişi çalışacak, bir kişiye bakacak. Bu, emekli olabilir. Hiç bir iş yapmadan gelir elde eden engelli olabilir. Boş gezen mütevelli heyet üyesi olabilir. Dernek ya da oda yöneticisi olabilir….Ölçü, çalışmadan gelir elde etmektir.
Toplumun hazırcılara ayıracağı fon bellidir. Kolay artmaz. Milli gelir artışına oranla artar. Tembellik ise insan doğasından geliyor. Tembeller, havadan gelir elde etmeyi sever. Sayıları sürekli artar. Bu benim hakkım değildir demez. Değirmenin suyu nereden geliyor diye düşünmez.
Toplumun ayıracağı Fon sabit kalıyor. Hazır yiyenler artıyor. Hazırcı başına gelir azalıyor. Bunu artırmak mümkün değil. Devlet gücü ile artırıldığı zaman, sonuç enflasyon olarak gerçekleşiyor.
Her toplum, yaşlısına bakmakla mükelleftir. Kuralın kökeni, antik MISIR medeniyetine kadar gider. Mısırlılar “Ana ve babanın bakımı için“ aile fertlerini görevlendirmiş idi. Bu gelenek, YAHUDİLİĞE geçmiş. Tevrat “Anana babana iyi bak ki uzun yaşayasın” diyor. Tevrat’tan sonra İNCİL geliyor. İncil de ana baba bakımını aile fertlerine yüklüyor. Son kitap Kuran aynı geleneği sürdürüyor.
Sanayi üretim aşamasına geçince, ünite aile ortaya çıktı. Çocuklar ailelerinden uzaklaştılar. Yaşlılara bakacak gelenek yok oldu. Bunu gören toplum, EMEKLİLİK SİSTEMİ yarattı. Ancak, insan doğasından kaynaklanan tembellik, sistemi bozdu. Gerçek emekliler perişan oluyor. Çünkü, emekli başına toplumun ayıracağı fon sabit. Çalışmadan gelir elde edenlerin sayısı arttıkça, emekli geliri azalıyor.
65 yaş üzerinde herkes emekli maaşı alıyor. Prim ödemesi gerekmiyor. Peki prim ödeyenin hakkı ne olacak?
38 yaşında insanları emekli yaptık. Fiskobirlike 500 kilo fındık verenleri emekli yaptık. 40 yıl prim ödeyerek emekli olanların hakkı ne olacak?
Yıllarca prim ödemiş ve emekliliğe hak kazanmış olanlara hiç kimse karşı çıkamaz. Benim karşı olduğum durum, ekonomiye hiç katkısı olmadan, emeklilik adı altında, ekonomiden pay alanlardır. Ki onlar, gerçek emeklinin hakkını elinden alıyor. Zira, ekonominin emeklilere ayıracağı fon sabit. Sayı arttıkça, emekli başına gelir azalıyor.