2019 yılı ilk çeyreğine yönelik rakamlar netlik kazandı. TİM rakamlarına göre, ilk çeyrekte toplam ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,3 oranında arttığı görülüyor.

Ekonomik kriz göz önüne alınırsa, ihracattaki artışın önemi daha iyi anlaşılıyor. Ancak ihracatın lokomotif sektörü olan otomotivdeki azalma kaygı verici. Zira aynı dönemde otomotivde ki ihracat azalması yüzde 5,7 seviyesinde bulunuyor.

Miktar bazında ihracatın terkibine baktığımız zaman, birinci sırada otomotiv var. İkinci sırada Kimya Sektörü geliyor. Üçüncü sırada Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektörü yer alıyor.

Türkiye teknolojiye bağlı ürün ihracatında önemli mesafe almış. Bunların başında Savunma ve Uçak sanayi var. İhracatta en fazla artış bu sektörde gerçekleşmiş. Bir önceki döneme göre artış oranı yüzde 57. Fakat rakam düşük. 600 milyon dolar civarında bulunuyor.

Türkiye ihracattaki ikinci başarıyı Gemi ve Yat sektöründe başarmış. Bir önceki döneme göre artış oranı yüzde elli dir.

Ekonomide önemli olan ilave artışlardır. İlave (marjinal) artışların oranı, yüzde 10 ları aşınca, karşılaştırmalı maliyet üstünlüğü başlıyor. Maliyet üstünlüğü sayesinde, sektör rekabet gücü kazanıyor. İhracatı artıyor.

Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin, katma değeri yüksek üretimin yapıldığı iki sektörde uzmanlaşacağı kesinleşti. Bunların başında savunma ve havacılık sanayi ürünleri geliyor. İkinci sırada gemi ve yat sanayi var.

İhracatta tarım ürünlerinin payı giderek azalıyor. En çok azalma, zeytinyağı ihracatında gerçekleşmiş. Yaş meyve ve sebze ihracatı da azalmış. Bu iki sektörün iç tüketimdeki payı artıyor. İç talep doyuma ulaşmadan, ülke o malı ihraç edemez. Nitekim, rakamlar kuralı doğruluyor.

İhracatın yapısı, ülke ekonomisinin gelişme seviyesini de gösterir. Türkiye sanayi toplumuna dönüşmüş. Nitekim toplam ihracatın yüzde 94'ü sanayi ürünlerinden oluşuyor.