Günümüzde Türk ekonomisinin en önemli sorunu israftır. En büyük israf devlette var. Ancak, Türk insanı da israftan kaçınmıyor.
Gösteriş harcamasına meraklı, bizim kadar düşkün bir millet yok. Köylüsü-şehirlisi akıl tutulması yaşıyor. Gelirinden çok harcama yapıyor. Borçlanıyor sıkıntıya giriyor.
Köyde biraz parası olan en yakın şehre kapağı atıyor. Yeni tüketim kalıplarına çabuk uyuyor. Dertler çoğalıyor.
Şehirde biraz parası olan, 5 yıldızlı otellere tatile gidiyor. Yetinmiyor yurt dışı tatilini de yapıyor. Borca para alıyor, mercedes arabaya biniyor.
Gelirinden daha çok para harcadığı zaman, sıkıntı başlıyor.
Çin halkı, ulusal hasılasının yüzde 50 si oranında tasarruf ediyor. Tasarruflar, sermaye birikimine kaynak oluşturur. Çin, son yıllarda sermaye sorununu çözdü. Amerikan devletine borç veriyor.
Biz ise ulusal hasılanın yüzde 12 si kadar tasarrufu zor yapıyoruz. Zira israf arttıkça, tasarruf azalıyor. Az tasarruf yaptığımız için sermaye birikmiyor. Ülke, yurt dışından faizi ile borç para dileniyor.
Devlete gelince, hesabını hiç yapamıyor. Ekonomiye katkısı olmayanlara maaş veriyor. Bunların başında imamlar ve yurt dışında çalışan memurlar geliyor. Verimsiz yatırımlar cabası. Sosyal amaçlı harcamalar asalak yaratıyor.
Türkiye israfı ortadan kaldıracak ekonomik reformları yapamadığı taktirde, zam-enflasyon-vergi- fakirlik sarmalından kurtulamaz. Zira, ister bireysel, isterse kamusal olsun, israfın bedelini ülke insanı ödüyor.