Türkiye'de belli bir kesim var. Ekonomi batsın - yıkılsın beklentisini saklamıyor. En ufak ekonomik sorunda, kötümser yorumlar yapıyor. Uluslararası ekonomik göstergelere bakıldığı zaman, kötümser bekleyişlerin anlamsızlığı ortaya çıkıyor.
1. Maastricht kriterlerine göre, devletin borcu Ulusal Hasılanının yüzde 60'ını geçemez. Türkiye bu kriteri tutturuyor. Devletin borcu, ulusal hasılanın yüzde 30 ları civarında seyrediyor. Türk Devletinin ödenemeyecek borcu yok. Özel sektör dış borcu dahil edilse dahi, sonuç Maastricht kriterinin altında kalıyor. Buna rağmen, kötümserler ''ülke borç batağında'' söyleminden vaz geçmiyor.
2. Devlet bütçesi açık veriyor. Açığın gerisinde devletin israfı var. Gözle görülüyor. Ancak, bütçe açığı sorun yaratacak seviyede değil. Zira, uluslararası normlara göre, bütçe açıkları ulusal hasılanın yüzde 3 ünü geçmedikçe sorun sayılmıyor. Bütçe açığımız, bu normun altında kalıyor.
3. İhracatın, ithalatı karşılama oranı yüzde 80 limitini yakaladığı taktirde, Türkiye'nin cari işlemler açığı sorunu kalmıyor. Zira geride kalan yüzde 20 yi, turizm sektörü fazlasıyla karşılıyor. Türkiye'de ihracatın ithalatı karşılama oranı, 15 aydan beri, yüzde 85 lerin üzerinde seyrediyor.
4. Dolar 10 lira olacak diye korku saldılar. Vatandaş varını yoğunu dövize yatırdı. Halbuki, reel satınalma gücü parite denkliği, Haziran 2019 Ayı itibariyle, dolar kurunu 5.70 seviyesinde tutması gerekiyordu. Bu konuda Haziran 2019 Ayındaki yazıma itibar edenler, pahalı dolar satın almadılar kar ettiler. Nitekim dolar 7 liradan 5.70 ler seviyesine indi. İnmeye devam ediyor.
5. Ekonominin öncü göstergesi Menkul Kıymetler Borsasıdır. Borsa İstanbul 100 endeksi 90.000 lere indiği zaman, kötümserler devreye girdi. Borsa çöküyor propagandası yaptılar. Halbuki, Borsa İstanbul endeksi dolar bazında çok ucuzlamış idi. Artacak diye yazdığım yazılara itibar edenler, bu ay itibariyle yüzde 60 para kazandılar.
Bununla beraber, ekonomide sorunlar var. İşsizlik, yüksek enflasyon, para ikamesi, ekonomik durgunluk, büyümenin negatif seyretmesi ve güven kaybı gibi. Bunlar çözülemez sorunlar değil. Zira Türk ekonomisi, yüksek potansiyel taşıyor.