"Kötü komşu mal sahibi yapar" sözü boşa söylenmemiştir. Nato ile birlikte olduğumuz, 63 yıl içerisinde, Amerika'nın bize karşı müttefike yakışmayan tutumu yüzünden, silah sanayinde ilerleme kaydettik. Sonunda, silah üreten ülkeye dönüştük.
1965 Yılında, ABD Başkanı Johnson "ağır bir mektup ile" Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesine karşı çıkmıştı. Aradan geçen 9 yıl içerisinde çıkarma gemilerimizi inşa ettik ve 1974 yılında Kıbrıs'a çıkarma yaptık. Meseleyi kökünden çözdük.
1984 yılında, Nato üyesi Almanya'nın Dış İşleri Bakanı Genscher "benim sana verdiğim silahları amacı dışında kullanamazsın" diye ültimaton verdi. Şu anda askerimiz, kendi üretimimiz olan top, tüfek, füze, hafif zırhlı araç ve cephaneyi kullanıyor.
Terör nedeniyle satın almak istediğimiz "İnsansız Hava Araçlarını" bize satmadılar. Kiraladılar. Bilgi akışına mani oldular. Sıkça bozulan araçları, İsrail'e talimat vererek zamanında tamir ettirmediler. Başımızın çaresine bakmak zorunda kaldık. İnsansız Hava Aracı üretiyoruz. Üzerine füze de ekleyerek, dünyanın en gelişmiş SIHA larını üretir olduk.
Amerikan Parlementosu "Türkiye'ye hücum helikopteri satmaya yasak" koymuştu. Atak Helikopterini üretmek zorunda kaldık. Şimdilerde, dünyaya Atak Helikopteri satıyoruz.
Irak Savaşı sırasında, Nato antlaşmasına istinaden Türkiye'ye "Patriot" adında, havada uçak ve füze düşürücü roket sistemini konuçlandırdılar. Ancak, yanına Türk askerinin yaklaşmasına, izin dahi vermediler. Anlaşıldı ki, antlaşmalar hikaye. Patriotları bize vermeyecekler. Bunun üzerine Türkiye, aynı işı gören Rus yapımı S 400 füze sistemini satın aldı.
Dün itibariyle, ABD Temsilciler Meclisi "Türkiye'ye F 35 uçaklarının satışına engel olunması" yönünde karar aldı. Anlaşıldı ki, Nato'dan bize fayda yok. Savaş uçağı yapmak zorundayız.
IHA'ları yapan Türkiye için, savaş uçağı yapmak sorun olmaz. Bir kaç yıl sonra Türkiye'nin "en modern savaş uçağını üreteceğinden" şüphe edilmiyor.
İyi ki, kötü komşumuz var. Zira, kötü komşu insanı mal sahibi yapıyor.