Ulusal paranın değerini düşürmek suretiyle ekonomiye rekabet gücü kazandırmak mümkün. Ülkeler bu yöntemi kullandığı zaman, kur savaşları ortaya çıkıyor. Amerika, "Yuanın degerini sürekli düşürüyorsun" diye Çini suçluyor.
Üretilen ürünün maliyeti, ekonomik üretkenliği tayin ediyor. Karşılaştırmalı maliyetlerde avantaj sağlayamayan ülkeler, diş ticarette başarı kazanamıyor.
Başarısızlık para değerini düşürmek suretiyle telafi edilmeye çalışıldığı zaman kur savaşları başlıyor. Yetmiyor, gümrük vergileri yükseliyor. Yetmiyor ithal kotaları uygulanıyor. Dünya serbest piyasa ekonomisinden uzaklaşıyor.
Serbest piyasa ekonomisi, gelişmiş ülkeler lehine işliyordu. Mal ve sermaye piyasaları kanalıyla fakir ülkelerin ekonomik artıkları elinden alınıyordu. Bu kuralı Çin bozdu. Ucuz emek sayesinde Çin serbest piyasada Batı ülkelerine rakip oldu.
Başta Amerika olmak üzere Batı, Çin'i durdurmak amacıyla ne yapacaklarını tartışıyor. Bunların başında "kur savaşları" geliyor. Uluslar para değerini düşürerek, maliyet avantajı sağlama dönemine gidiyor.
Ancak kur savaşında ekonomik başarı kazanmanın şartı var. "İthal malları talep elastikiyeti ile ihraç malları talep elastikiyeti toplamının birden büyük" olması gerekiyor.
Türk ekonomisi bu şarta uymuyor. Liranın değeri düştüğü halde ihracat artmıyor.