Çürüme genel kuraldır. Canlı ya da cansız tüm varlıklar çürüyor. Sosyolojik değerler çürüyor. En çabuk çürüme ekonomide meydana gelir. İşletmelerde çürüme, amortisman olarak karşınıza çıkar. Amortismanları kadar kar edemeyen işletme batar.
Doğada çürümeyi hızlandıran en büyük etken ısıdır. Isı yükseldikçe, katalizör etkisi de artıyor. Kutuplar soğuk. Sıfırın altında, biyolojik çürüme zayıflıyor. Bu nedenle, kutup ülkelerinde çöpler olduğu gibi duruyor. Ancak, çürümenin genel kuralından kendini kurtaramıyor.
Sosyoloji-ekonomik olgular da çürümeden kendini kurtaramaz. Kamusal tüzel kişiliğe sahip devlet kurumundaki çürüme, tüm sosyo-ekonomik yapıyı etkiliyor. Devlet toplumun en üst kurumu olduğu için, sosyolojik çürüme devletten başlıyor.
Devletteki çürüme, LİYAKAT VE KARİYER düzeninin bozulması ile başlar. Makamlar, liyakatsız kişilere verildiği zaman, görevler yerine getirilmez. Kamusal alan tıkanır. Devlet-vatandaş ilişkisi, yasalara ve mevzuata göre işlemez. Çıkar ilişkisi önlenemez. O hale gelir ki, makamlar satışa çıkar.
Devlet üretim birimlerindeki çürüme önlenemez. Üretici işletmeler, siyasetin emrine girdiği zaman, ekonomik kurallar rafa kalkar. Zarar kaçınılmazdır. Meydana gelen zararı, siyasiler halka ödetir. Bu durum ülkemizde gerçekleşti. İktisadi kamu kurumlarının zararını, vergiler ile kapatma dönemi yaşadık. Kara delik olarak tanımlanan bu kurumlar, çürüyerek kendilerini tükettiler.
Devlet bütçesi açık verdiği zaman, çürüme hız kazanır. Zira açıkları kapatmak için, para basılacak ve enflasyon hortlayacaktır. Enflasyon, sosyal yapıdaki erozyonu hızlandırır. Para öne geçmiş ve değerler sistemi bozulmuştur.
Tembellik, çürümeyi hızlandırıyor. Çalışmadan para kazanan kesim arttıkça, enflasyon kaçınılmazdır. Sosyal devlet kavramı, kulağa hoş geliyor. Ancak, sosyal devlet çalışmadan gelir elde edebilen bir kesim yaratıyor. Devlet bütçesinin yarıya yakını SGK ödeneklerinden oluşuyor. Bütçemiz, asalak ve çalışmadan gelir elde eden bir sınıf yarattı. Bu sınıf, çürümeyi hızlandırıyor.
Doğal hukuktan uzaklaşmak, çürümeyi hızlandırıyor. Egemenler, kendi hukukunu yaratır. Doğal hukuktan uzaklaşırlar. Bu uzaklaşma “kendi hakkını kendin alma” sonucuna vardığı zaman, toplumsal düzen bozulur. Düzenin bozulması, çürümeye katalizör etkisi kazandırıyor.