Elimizde mevcut Tevrat, zannedildiği gibi sadece din kitabı değildir. Savaş stratejilerini de yazar. Savaş konusunda yazdıklarını okuyanlar ''insansızlaştırma siyasetinin'' yahudilere has bir politika olduğunu görür.

 

Milattan önceki binli yıllarda Yahudiler bir kaleyi kuşatıyor. Stratejiyi Tevrat belirliyor.

''Şehre keşif yapmak amacıyla gidin. Orada mutlaka bir fahişe vardır. Ona para verin. Kolaca ikna olacaktır. İpleri teslim edin, gece surdan aşağı sarkıtsın. Asker iplere tırmansın ve içeri girip kapıyı açsın. Şehirdeki çoluk-çocuk herkesi öldürün. Sadece yardım eden fahişeyi sağ bırakın...''

Bu strateji tutar ve Yahudiler Kenan Ülkesinde yerleşmeyi başarırlar.

Günümüzde Yahudilerin klasik ''insansızlaştırma siyaseti'' Suriye'de uygulanıyor. Suriye'nin iç savaştan önceki nüfusu 20 milyon civarındaydı. Bu gün Suriye nüfusunun yarıdan fazlası ülkesinden sürüldü. Sürgün devam ediyor. Suriye insansızlaştırılıyor.

Uluslararsı toplum neden seyirci kalıyor?

Putinin etrafını siyon oligarkları sarmış. İstediklerini yaptırıyor. Amerikan Devleti ise 100 yıldan beri yahudi bankerlerin jandarmalığını yapıyor. İngiltere malum, city of London'un esiri olmuş. Avrupa, refahından başka bir şey düşünmüyor.

ABD ve Rusya, Suriyeyi ikiye bölmüşler. Hava sahalarını kontrol ediyorlar. Batısında söz Rusyanın. Doğusunda söz ABD nin. Realitede ise her ikisinin gerisinde siyonistler bulunuyor.

Siyonistlerin amacı belli. İsrail bayrağındaki iki çizgi ile tarif ediliyor. Çizgiler, Fırat ile Nil nehri arasındaki toprakları ifade ediyor. Bu iki nehir arasındaki topraklarda yaşayan insanlara huzur yok. Onları, buralardan kovma siyaseti uygulanıyor. Filistinde başardılar. Sıra diğerlerine geldi.

Suriye'de yıllarden beri devam eden Nusayri-Sünni ayrışmasını fırsat bildiler. İktidardaki Nusayri Rejimini kullanarak Suriyeyi ''insansız topraklara'' dönüştürdürdüler. Bu dönüşüm hızla devam ediyor. Zira, üzerine varil bombası atılan halk kitleleri Suriyeyi terk ediyor.