Sn. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, 24 Mart günü yapılan Nato Ülkeleri toplantısına katıldı. Çok büyük ilgi ve itibar gördü. Nato ülkeleri devlet başkanları tarafından tebrik ediliyor.

Fransız Cumhurbaşkanı Macron tuhafıma gitti. Elini Sn. Cumhurbaşkanının omuzuna koymuş, kırk yıllık dost gibi sohbet ediyor. Sanki, Doğu Akdenizdeki kirli siyaseti yapan o değil. Yunanistan ile Türkiyeye karşı özel ittifak anlaşması yapan o değil. Libyada, meşru hükümeti tutan Türkiyeye karşı, korsan Hafter ile iş birliği yapan o değil.

Amerikan Başkanı Biden'a ne demeli. Sn. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan ile öyle bir tokalaşıyor ki, kırk yıllık dost zannedersiniz. Türk sihalarını konu edip tebrik ediyor. Resim çekilirken, Sn. Cumhurbaşkanının yanına koşuyor. Halbuki ik ay önce, Türklerin Siha üretimlerini durdurması için partisi, Amerikan Kongresine teklifte bulunmuştu. Yıllardan beri Amerika, PKK/PYD ye silah veriyor. Finansal destekte bulunuyor. Parasını aldıkları halde, F35 leri vermiyor.

''Türkiye, Nato tarihinde ilk defa, neden böyle bir itibar gördü'' sorusuna cevap aradım. Aklıma Yavuz Sultan Selim Hanın parlayan kılıcı geldi.

Yavuz Sultan Selim Han tahta yeni çıkmış. Venedik Kralı merak ediyor ve elçi gönderiyor. Yavuz Selim Han, en parlak kılıcını takıyor ve Venedik elçisini kabul ediyor. Kılıç o kadar parlak ki, elçinin gözü kamaşıyor. Aklı karışıyor. Diyeceğini unutuyor. Saygıda kusur etmeden, geri adımlar ile makamı terk ediyor.

Venedik Kralı elçisine ''Neler olup-bittiğini'' soruyor. Elçi ''Kılıcı o kadar parlaktı ki, başka hiç bir şey görmedim'' diyor.

İha ve sihalar ile Türkiyenin kılıcının parladığı, Nato Toplantısında görülüyor. Fransız Macron, Yunanistan ile yaptığı anlaşmayı çoktan unutmuş. İtalyanları devreye koymuş. Siha konusunda iş birliği yapmak üzere Sn. Cumhurbaşkanına teklifte bulunuyor. İngiliz Başbakanı Boris Johnson ''Sihaların Ukraynadaki başarısından dolayı'' Sn. Cumhurbaşkanını kutluyor.

Kılıcı parlak tutmak gerekiyor. Zira, kılıç parlak olunca düşmanın gözü kamaşıyor.