İnsan doğar-büyür- ölür. Bu biyolojik kural değişmiyor. Kuralın değişmediğini gören PLATON (Eflatun) ebedi yaşamı ruhta aradı.
Platona göre RUH ebedi yaşam aleminden dünyaya gelmiş. İnsan bedenine girmiş. Geri dönmek için çalışıyor. Platon, ruhun tekrar ebedi yaşam alemine dönmesini, yeterli bilgi elde edebilmesine bağlıyor.
Platon’un düşünce tarzı, PLATONİK felsefeyi yarattı. Platonik felsefe, din adamlarının işine yaradı. Platon’un fikri 400 yıl Yahudi tarikatlarında tartışıldı. Yahudi anadan doğan Hz İSA ile AHİRET anlayışı ortaya çıktı. Nitekim Hz İsa “benim krallığım ebedi alemdedir” diyordu.
Ölümden korkan insan, ahiret fikrini, adeta kurtarıcı gibi gördü. Yaşam ebedi alemde ise, bu dünyadaki yaşamın önemi yoktu. Çünkü, bu dünyadaki yaşam geçici idi. FELAKET BAŞLADI. Halen devam ediyor.
Ediyor çünkü, matematikteki çan eğrisi egemenliğini sürdürüyor. Çan eğrisi “insan doğar-büyür ve ölür” kuralını doğruluyor. Öleceğini bilen insan, bir umut “ahiret fikriyle” kendini oyalıyor.
Platon’dan 1600 yıl sonra, CENGİZ HAN da ölümsüzlüğü arıyordu. Moğol imparatoru Cengiz Han, Platonik düşünce tarzının ve ahiret fikrinin “insanları kandırmak için uydurulmuş olduğunu” söylüyordu.
Cengiz Han Feth ettiği Çin’deki eğitimli beyinleri ve doktorları etrafına topladı. Onlara “nasıl ölümsüz olacağını” sordu. Cevap çok basit idi.
“Yaşam, çocuklar ile devam eder. Ne kadar çok çocuk yapar iseniz, o kadar uzun yaşama şansı elde edersiniz”
Cengiz Han bu kuralı, ölene kadar uyguladı. İmparatorluğun her tarafından cariyeler getirdi ve çocuk kazandı. Cengiz Han 1227 yılında öldü. Aradan 8 asır geçt. Günümüzde, 20 milyon insanın Cengiz Han geni taşıdığı hesaplanıyor.
Demek ki, çan eğrisi, doğum ile kırılıyor ve yeni doğan için yeni bir çan eğrsi başlıyor.