Yenilgiyi kabul edemeyen siyasiler, her zaman, bahane üretmişlerdir. Bunların başında, toplumu aşağılamak ilk sıralarda geliyor.
Toplumu aşağılama yöntemi, emperyalistlerin arayıp da bulamadığı bir araçtır. Zira, toplum aşağılanarak ''eğitilmiş çaresizlik sendromu'' yaratılır.
Eğitilmiş çaresizlik nedir ?
Toplumu, cahil ve beceriksiz olduğuna inandırmaktır. Fransızlar bu metodu, Afrikadaki sömürgelerde uyguladılar. Başarılı oldular. Emperyalist Batı, Afrikalılar için Negro kelimesini üretti. Bu kelimenin altında ''cahil, iş beceremez, kendini yönetemez insan imajı'' yatar.
İngiliz Başbakanı W.E Gladstone ''Türkler insan olmayan, insan müsveddeleridir'' söylemi ile başlayan, aşağılama kültürü Batıda yerleşti. Batı, bu propagandayı her ortamda çok iyi değerlendiriyor. İçimizde onların işbirlikçileri var. Farkına varamayanları etkiliyor.
Ekonomi hocamız vardı. Derse her geldiğinde ''Sakarya akar, Türk bakar'' diyordu. Bu söylemin altında ''Türkler cahildir, beceriksizdir, Sakarya Nehrinden elektrik elde edecek bilgi ve becerileri yoktur'' imajı yatıyordu. Talebe arkadaşlar farkına varmadan etkileniyordu. Aramızdaki konuşmalarda ''bizden bir şey olmaz inancı'' yerleşiyordu. Ben ise karşı çıkıyordum. Atalarımız, insanlık tarihini şekillendirmişti. Böyle bir milletin başarılı olacağına inancım tam idi.
Bir gün dayanamadım ''Hocam siz Türk değil misiniz'' diye sordum. Elindeki tebeşir düştü, sınıfa sessizlik çöktü. Nedeni sonradan ortaya çıktı. Amacı, ''Eğitilmiş çaresizlik sendromu'' yaratmak idi.
Farkına varmadan siyasiler, halkı aşağılıyor. Halkı cahillik, beyinsizlik ile suçlayanlar var. Bu gibi söylemler, emperyalistlerin işine geliyor. Siyaseti kendine meslek edinen arkadaşların, bu konuya dikkat etmesi şart. Zira, halk her şeyin farkına kolay varıyor. Aşağılayanları asla af etmiyor.
Rahmetli Demirel ''Fındık orman ürünüdür'' demişti. Bu söylem yüzünden, yıllarca, Ordu halkını ikna edemedik. Başarının sırrı, halkı kazanmaktan geçiyor.