Tarım üretim aşamasında siyasi otorite aynı zamanda ekonomik otorite olarak karşımıza çıkıyor. Savaş ile kazanılan toprakların sahibi Kral oluyor. Bu topraklar ve üzerinde yaşayan her şey hakkında tasarruf yetkisi kazanan tarafa geçiyor.Kaybedenler köle sayılıyor.
Sanayi üretim aşamasında ise siyasi otorite ile ekonomik otorite birbirinden ayrılıyor. Savaş kazanmanın önemi kayboluyor. Değerli maden, enerji ve su kaynakları yok ise kazanılan topraklar topluma külfet getiriyor. Zira, elde edilen topraklar üzerinde yaşanlar vatandaş sayılıyor. Fert başına hasıla düşüyor.
İleri sanayi toplumlarında toprağın önemi kayboluyor. Ulusal hasıla içerisinde tarımsal ürünün payı yüzde 5'lerin altına iniyor. Dünyaya mısır, soya fasulyesi ve biftek satan Amerika Birleşik Devletlerinde tarımsal ürünün milli gelir içerisindeki payı yüzde 3 ile ölçülüyor.
Bu nedenle ileri sanayi toplumları savaş ile tarımsal üretim aşamasındaki toplumları sınırlarına katmıyor. Aksine fakir ülke nüfusunun ülkesine gelmesini önleyici politika uyguluyor. Vize koyuyor, sınırlarına beton duvar çekiyor.
Buna rağmen neden Batı Irak'ta savaşıyor?
-Önemli neden petrol. Batı'nın Irak petrolüne ihtiyacı var. Irak petrollerini kontrolünde tutmak istiyor.
-İkinci önemli neden Türkiye'yi bu bölgeden uzak tutmak.
Türkiye bölgeye egemen olduğu taktirde enerjiden kaynaklanan cari açık sorununu çözüyor. Türkiye'nin Batı finans kapitaline bağımlılığı kalkıyor. Türkiye Orta Doğuda Batı'dan bağımsız yeni bir ekonomik ve siyasi güç merkezine dönüşüyor.